Daha Dün Annemizin Kollarında Yaşarken!

     Okula başlamak; Bir çocuk için ailesinin dışındaki sosyal çevreye girişinin de ilk adımıdır. Anaokuluna yeni başlayan çocuk için anaokulu, aile ile gerçekten ‘ilk kez ayrılma’ durumudur.
      İlk anaokuluna başlama süreci yaklaşık 3 yaş civarıdır. Bu yaş öncesinde çocuğunuz duygusal olarak size bağlı bir dönemdedir,sizden ayrılmak istemez,kaygılanır, ağlar. Bu duygusal gelişimi için normal bir süreçtir.3 yaş sonrasında sosyal gelişimin sağlanması, bazı becerilerin kazanılması için anaokulu eğitiminin belli sürelerde başlaması sağlıklı bir gelişim açısından önemlidir.
 
    İlk Gün! İlk karşılaşma anında; öğretmeni ile sıcak iletişim en önemlisidir. Bunun için kontrol çocukta olmalı ve güven duygusunun geliştirilmesine başlanmalıdır. İlk gün sıkılmaması çok önemli olduğundan okulda geçirilen süre çok uzun olmamalıdır. Yemek ve uyku gibi aktiviteler ertelenmelidir. Aksi halde çocuk okulla ilgili yemek yedirilen ya da uyutulan bir yer düşüncesine sahip olacaktır. Çocuğun yanında olan kişi ( anne, bakıcı, anneanne) ; öğretmenle kaynaşmanın sağlanması için mekânsal olarak biraz uzakta durabilir. Bu konuda öğretmen aileyi çocuğun beklentilerine göre yönlendirmelidir.
    Başarılı geçen ilk günün ardından; keyifli bir eve dönüş süreci okulla ilgili olumlu düşünceleri pekiştirecektir. Evde; öğretmenin ismi ve okulda yapılan aktiviteler hatırlatılabilir. İkinci gün; süre biraz daha uzatılır. Gün içerisindeki gereksinimlerin karşılanmasında öncelik öğretmenindir. Eğer çocuk istemezse bu konuda zorlanmamalıdır.
Ayrılma sürecine; çocuk kadar anne de hazır olmalıdır. Anne endişelerini hissettirdiği ve çocuktan güvenli ayrışmayı gerçekleştiremediği  sürece çocuğun okula uyumu zorlaşacaktır. Eğer çocuk anneye çok fazla bağlıysa, anne duygusal olarak hazır değilse alıştırma aşamasında bir başkası görev almalıdır.
Uyum sürecinde; birkaç hafta süren huysuzluk ve uykusuzluk dönemleri yaşanabilir. Anneye bağımlılık artabilir. İştah azalabilir ve uyku düzeni bozulabilir. Gece korkulu rüyalar görülebilir. Bu davranışlar oldukça doğal tepkilerdir. Çocuk uyum sağlamaya başladıkça ortadan kalkacağından endişelenilmemelidir. Sorun uzun süre devam ederse okul psikologu ile görüşülmesi ya da dışarıdan bir uzman desteği alınması yararlı olacaktır.
Ailenin kararlı olması ve okulla uyum içerisinde çalışması çok önemlidir. Endişeler okul psikologu, pedagogu, yönetim ve öğretmen ile paylaşılabilir.
Her çocuğun okula uyum süresi birbirinden farklıdır. Bu nedenle başka çocuklarla asla kıyaslanmamalıdır. Bu süreç çocuğun kişilik yapısına ve ailenin yetiştirme biçimine göre değişebilmektedir.
Okul öncesi dönem; bir çocuğun gelişiminde çok önemli bir yer tutmaktadır. Bu nedenle başarılamamış her uyum süreci çocuğun gelişimine zarar verecektir. Bu dönemde çocuğa anlayış ve sabır gösterilmelidir. Zorlama biçimindeki davranışlar çocuğun duygusal gelişimine ve psikolojisine zarar verir. Bu nedenle okul seçerken; okulda bir pedagog ve psikologun varlığına dikkat etmelisiniz.
Yeni bir sürece geçiş;
·          Ailenin göstereceği kararlılık, sabır, okul öncesi eğitime ve başladığı eğitim kurumuna gösterdiği inanç ve güven çocuğun uyumunu kolaylaştırır.
·          Orada yeni şeyler öğreneceğini, yeni arkadaşlarla tanışacağını ve oyun oynayacağını söylemek; şarkı söyleme, masal dinleme, yap-boz yapma, resim yapma, arabalarla oynama gibi etkinliklerde bulunacağını anlatmak ön hazırlığın temel parçalarından biridir.
·         Çocuk, onunla birlikte orada kalamayacağınızın bilincinde olmalıdır. Bunu ona söylemek gerekir. Sabah veya öğle programına göre çocuğa: “Seni götürürken sana eşlik edeceğim”, “Biraz kalacağım”, “Anneler babalar gittiği zaman gideceğim ve öğlen(akşam) seni almaya geleceğim”, ya da x kişi seni almaya gelecek” gibi sözler söylemek ona güven verebilmek adına oldukça önemlidir.
·         Gergin ve endişeli olursanız çocuk bunu hisseder. Mümkün olduğunca rahat olmaya çalışın.
Çocuğa “görüşmek üzere”, “ben gidiyorum” vb. açıklamalar olmaksızın okula bırakıp kaçar gibi çıkarsanız çocuk kendisini kaybolmuş ve bırakılmış hissedebilir.

  • Okulun sadece çocukların bulunduğu bir yer olduğu söylenip anne ve babaların bulunmadığı, işe gittiği açıklanmalıdır.
  • Okula geliş gidiş saatleri ile ilgili konuşmalı, sadece belli bir zaman dilimi içinde anaokulunda kalacağı söylemeli, O’nu alabileceği  süreyi onun anlayacağı terimlerle anlatıp, o süreyi geçirmeden almaya dikkat edilmelidir.
·         ‘Öğretmeninle ve arkadaşlarınla aktiviteler yapacaksın”, “oyun oynayacaksın”, “yemek yiyeceksin” ve “diğer arkadaşlarınla beraber dinleneceksin” gibi sözler de onu rahatlatacaktır.
·         Anaokulunda O’nu bekleyen güzel bir gün olduğu ve neler yapabileceği hatırlatılabilir. Ona önceden okula gittiğiniz gün dikkatini çekmiş olan şeyleri hatırlatmak işinizi kolaylaştırabilir.(öğretmeni ile daha önce tanışmış ve belki küçük arkadaşlar edinmiş olabilir)
·         Çocuğu bıraktığınızda ağlamalar, bağırmalar yaşanabilir, bu durumda onu sakinleştirmelisiniz. Ancak her gün, tüm gün boyunca çocuğun yanında kalmayı seçtiğinizde çocuk okula alışamaz. Onu sakinleştirdikten sonra öğretmenine teslim edebilirsiniz. Bu olmadığı ve tekrarlandığı takdirde çocuk tek başına baş etmeyi bilmeyen, bağımlı bir çocuk haline dönüşür ve bu durum onu güçsüz, kendine güvensiz hissettirir. 
·         Okuldan döndüğünde onu konuşmaya zorlamayın ancak kendiliğinden anlatmaya başladığında ilginizi ve dikkatinizi ona verin.
·          O’na okulda mutlu olacağını, güvenlikte olacağını, orada onunla ilgilenecek bir öğretmeni olacağını, isteklerini öğretmeni ile paylaşabileceğini söyleyerek çocuğun öğretmenine karşı güven duymasını sağlamalıdır.
·         Anaokulu reddetmesi durumunda, büyükanne/büyükbaba gibi aileden birinin çocuktan yana tutum göstermesi, ona güç verir ve tepkisini büyütür. Okula gidiş tüm aile bireyleri tarafından desteklenmeli ve aile bireyleri uyum içinde olmalıdır.
Unutmamalısınız ki anaokuluna uyum zaman gerektiren bir süreçtir.